Ufo Dünyası

Ufolar,Uçan Daireler,Uzaylılar,Gök Bilimi,Bilinmeyenler,Gezegenler,Nasa,Nasa Tv izle,Uzaylı Videoları,Ufo Videoları

Sayfalar

TARİHTEKİ EN BÜYÜK UFO AKINI

“ MEKSİKA UFO DALGASI ”
Ufoloji tarihi açısından 20. yüzyılın en iyi şekilde izlenip kayda alınmış ufo gözlemleri hiç kuşkusuz “Meksika ufo akınları” dır.

Bu inanılmaz ama gerçek konuyu UFO NET araştırdı.
Milyonlarca insanın yaşadığı, dünyanın en büyük metropolü Meksika’nın başkenti Mexico City, ayın güneşi örtüp, gündüzü geceye çevirdiği 11 temmuz 1991 tarihinde, nefesini tutmuş, 6 dakika sürecek bu ilginç doğa olayını yaşıyordu.
Güneş tutulması göz alıcı bir olay olsada, gökyüzündeki ilginç başka bir şey, ağırlığını ortaya öyle bir koyduki, binlerce seyircinin ilgisini güneşten kendisine çekmesi hiçte zor olmadı.
Tam olarak saat 13:22’de parlayan, metalik bir cisim bulutların arasından belirdi ve tutulmakta olan güneşin sol tarafında asılı durdu.Esrarengiz cisim tam yarım saat boyunca gökyüzünde kendisini gösterdi.Bu da şehrin değişik noktalarından 17 farklı insanın bu cismi kameralarına kaydetmeleri için yeterli bir zamandı.Daha sonra videolar üzerinde yapılan analizler sonucunda cismin bir topaç gibi kendi merkezinin etrafında döndüğü ortaya çıktı.
Jaime Maussan
Bu olayı takip eden bir kaç ay, insanlar adeta Jaime Maussan’ın benzetmesiyle “ufo delisi” olmuşlardı. ( Jaime Maussan, Meksika’nın en saygın tv habercilerinden biri ve Meksika’da tanınmış tv programı “60 dakika” nında sunucusudur.) Maussan, bu konu hakkında bir program yapmaya karar verdi. Bunun için seyircilerden ellerinde kaydetmiş oldukları videoları kendisine göndermelerini istedi.Seyircilerden gelen cevaplar o kadar çoktuk, kısa bir sürede ofisi çekilen, gecesiyle gündüzüyle göz alıcı ufo videolarıyla dolmuştu.
Maussan’ın bu olaydan önce ufolara ilgisi yoktu.Kendisi şöyle diyor ;

“Ben bir gazeteciyim ve sadece gerçeklerle meşgul olmak zorundayım. Fakat bu işin içine çekildikten sonra, bütün Meksika halkı ile birlikte öyle kanıtlar gördükki, ülkemin sıklıkla, sayısı oldukça fazla olan dünyadışı uçan araçlar tarafından ziyaret edildiği hakkında hiç bir şüphe kalmadı. Bütün bu olanları başka bir şekilde açıklayabilmem mümkün değil.”

1990’lı yıllarda neredeyse Meksikalıların her bağımsızlık gününde ilginç ufo olayları rapor edildi. Kutlamaların temel malzemesini silahlar ve askeri araçlar oluştururken birde buna ufolar eklendi. Bu olaylar, bağımsızlık günü ve ufolar hakkında bağ kurulmasına bile yol açtı. Güneş tutulmasından sonraki dönemlerde güçlü teleskoplarla gökyüzüne bakanlarla birlikte yıllık ufo gözlemleri bayağı arttı. Hatta ayda 100 ufo olayı rapor edilmektedir.

KAMERAYA YAKALANDI  
Jaime Maussen, Amerikalı dedektif çift Lee ve Brit Elders ile birlikte ortak çalışarak 3 etkileyici belgesel ortaya çıkardı. Bu belgesellerden biri olan “Kaderin Habercileri” programı, büyük halk kitleleri ve bilim adamları tarafından gözlemlenen en iyi ufo kayıtlarına yer verdi.
Bir çok ufolog, bu programda yayınlanan göz alıcı ve adeta insanın ağzını açık bırakan bu esrarengiz cisimlerin, ufo olgusunda gerçeği haykırdıkları ve kesinlikle bilinen dünya teknolojisi ile yapılmadıkları sonucuna vardılar. ( Bu videoların bir çoğu 20. YÜZYILIN EN İYİ UFO VİDEOLARI dvd setimizde ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.)
 Videoların birinde insan ufoyu bulutların içinden çıkarken görüyor. Şüpheciler hemen atağa geçip bunun bir kuş, bir uçak ve hatta bir meteor olabileceğini belirttiler. Ancak bilgisayar analizleri çok net bir şekilde, bu cismin metalik bir yapısının olduğunu ve buz hokeyi sopası şeklinde bir cisim olduğunu teyit etti. Bilgisayar analizleri dahada detaylı yapılıp pixel büyültme işleminden geçirildikten sonra, çıplak gözle görülemeyen detaylarda ortaya çıktı. İlerleyen analizler sonucunda metalik ana cismin altında, çıplak göze görülemeyen 2 daha küçük araç tespit edildi.


MAYA YAZMALARI
Meksika’da olan bu olayların etkileyici yanı bin yıldan daha eski kayıtlarla dahada artmaktadır.Mayalardan bahsediyoruz.Mayalar bu ülkenin eski sakinleriydi. Mayaların meşhur “Dresden Yazmalarından” anlamı çözülmüş olanlarında Maya kozmolojisinden bahsedilmektedir ve görünüşe göre Mayalar gelecekteki güneş tutulmalarının tarihlerini önceden hesaplayabiliyorlardı.
Mayalara göre 6. güneşin doğumundan sonra   ( 1991 deki güneş tutulmasından sonraki dönem) “Yıldızların Efendilerinin” veya  “Kaderin Habercilerinin” geri gelişi beklenebilir. Bir çok ufo araştırmacısına göre bu Meksika üzerinde görülen cisimlerin dünya dışı bir uygarlığa ait olmaları bu maya öngörüsünün  yaşayan bir kanıtıdır.

İMKANSIZ MANEVRALAR
Bilgisayar analizlerinden sonra araştırmacılar ayrıca, cismin inanılmaz manevra kabiliyetinide keşfettiler. Bu ayrıntı onlarca videoda görülüyor, bu oval cisimler tek bir parça iken 2 ayrı parçaya ayrılıyorlardı. Bu videolardan birinde cisim 5 ayrı parçaya ayrılıyordu. Diğer araçlar inanılmaz hızlar gösteriyor, imkansız denebilecek bir süratle gökyüzünde bir köşeden diğer bir köşeye haraket ediyorlardı. Videolardan birinin analizinde, ufolardan biri saniyenin 60’ta biri bir sürede gözden kayboluyordu.
Bütün bu etkileyici videolara rağmen Meksika hükümeti ufo konusunda sessiz kalıyordu. Araştırmacılar bu suskunluğun  sebebini Meksika’ya gitmekte olan uçak yolcularının havada güvenlik kaygısı ve bu sebeple azalacak yolcu sayısı ve dolayısıyla para kaybı şeklinde yorumluyorlardı. Buna yol açabilecek bir olay 1994 yazında  yaşandı. 28 temmuz 1994 akşamında 129 sefer sayılı uçak Mexico City havaalanına inişe geçti. DC9 tipi uçakta bulunan personel ve 109 yolcu her zamanki gibi bir iniş bekliyorlardı. Fakat birden havada bilinmeyen bir cisimle çarpışıp büyük bir korkuya kapıldılar. Pilot Raymond Cervantes Puana hemen acil iniş düzenine geçmek zorunda kaldı. Sonra şu cümleleri sarfediyordu “şu ana kadar böyle kuvvetli bir çarpma hissetmedim. Uçakta yaptığımız inceleme sonucunda amotisörlerden  (şok emici) birinin yerinden kopmuş olduğunu gördük.”
Ruana uçağı güvenli bir şekilde alana indirmeyi başarmıştı.Daha sonra hemen kontrol kulesine koştu. “Bana, son manevramı yaparken radarlarda 2 ufo gördüklerini söylediler. Sanırım benim uçuş rotam onlarınkiyle kesişmişti. Zaten o an acil durum ilan etmiştim.” Uçuş kontrol, herhangi bir sivil yada askeri bir uçağın iniş esnasında o bölgede uçmadığını teyit etti.
Hemen hemen 1 ay sonra bu sefer Acapulco’dan gelmekte olan 309 sefer sayılı uçakta faciadan kıl payı kurtuldu. Sözcü daha sonra olayla ilgili şunları söyledi ; “Birden bulutların arasından büyük ve gümüş renkli bir cisim çıktı. Cisim metalik ve daire şeklindeydi. Bizler onu net bir şekilde gördük.Birden uçağın altına geldi ve çarpışmayı önlemek için çok zor bir manevra yapması gerekti.” İnişten sonra kızgın uçak personeli ve yolcular kontrol kulesinin neden bu konuda pilotu uyarmadığını soruyorlardı.

KIZGINLIK
Yolcu uçaklarıyla ilgili bu olaylar halkın kızgın bir şekilde tepkisine yol açmıştı.Jaime Maussan şöyle diyordu. “Bir yolcu uçağının Mexico City semalarında bir ufoyla çarpışmasını hayal edebiliyormusunuz? Yetkililer böyle bir kazayı halka nasıl anlatabilirlerdi.” Maussan Meksika uçuş personeli sendikası tarafından, personele konu hakkında bilgi vermesi için davet edildi. Buda onların bu konuda ne kadar kaygılı olduğunu gösteriyordu. “Onlar için ufo olmuş olmamış farketmiyor. Sadece kazaları önlemek istiyorlar” diyordu Maussan.
Bilinmeyen cisimlerin sivil uçakların rotalarında (dünyadışı olsun veya olmasın) uçmalarına rağmen, Meksika hava kuvvetleri çok seyrek olarak avcı uçaklarını bu tatsızlığı önlemek için  görevlendirdi.Bir çok araştırmacıya göre hükümet ufoları bitr tehdit olarak görmüyor, aksine sanki onları davet ediyordu. Bir ihtimale göre hükümet bu cisimlerin ne olduğunu biliyor olabilirmi? Ancak onlar bu konuda konuşmak istemiyorlar.

EN İYİ KANIT
Meksika Ufo akını araştırmacılar için çok kuvvetli deliller sundu.Bu şekilde dünyadışı hipotezler desteklenebilir ve geliştirilebilir. Havada haraket eden şeyler öncekiler gibi sisli puslu bir şekilde değilde, açık bir şekilde biz buradayız diye haykırıyorlar. Ve bugüne kadarda dünyasal hiçbir açıklama getirilemedi. Ufoları Venüs gezegenine ve meteorlara benzetmeye çalışanlar için ortaya bütün materyaller konuldu. Ancak şüpheciler bu kanıtlar üzerinde araştırma yapmayı reddettiler.Hem inanmıyorum hemde inanmak istemiyorum gibi bir sonuç çıkıyor ortaya.
Bütün bu delillere rağmen havada asılı kalan bir soru var. Neden Meksika?
Aşağıdaki videolar 20. YÜZYILIN EN İYİ UFO VİDEOLARI dvd setimizden internerte uyarlanarak düşük görüntü kalitesinde yayınlanmaktadır.

11 eylül 1991 günü güneş tutulması sırasında bu esrarengiz cisim binlerce kişi tarafından görüldü ve filme alındı.

Düşük çözünülürlükteki video (4.5 MB - 320 x240)

Yüksek çözünülürlükteki video (16.5 MB - 640 x 480)


Ocak 1996’da Guillermo Osorio kendisi dışında onlarca kişinin tanık olduğu, Puebla kenti üzerinde uçan bu cismi görüntüledi. Astronomlar önce bu ufonun bir meteor olduğunu düşündüler. Ancak cismin çok alçaktan ve yavaş bir şekilde uçmasıyla bu düşüncelerini değiştirdiler.Bir bilgisayar analizi astronomların fikirlerini değiştirmelke doğru şeyi yaptıklarını kanıtladı.

video için
buraya tıklayın


Tarih 7 temmuz 1991. Puebla’ya bağlı Atlixco kentinde, bir uyuşturucu baskını sırasında polis fotoğrafçısı, havada uçmakta olan bu cismin fotoğrafını çekti. Ufologlara göre bu, yan tarafında ışıklar veya pencereler bulunan disk şeklinde bir uçan daire idi.Ayrıca aynı bölgede buna benzer uçan cisimler fotoğraflandı veya filme alındı.


Bağımsızlık günü.Yıl 1991.Yer Mexico City.Uçaklar uçarken davetsiz misafir geliyor. Aynı cisim Yine bağımsızlık gününde  fakat 2 yıl sonra yine ortaya çıkıyor.

Düşük çözünülürlükteki video (3 MB - 360 x288)

Yüksek çözünülürlükteki video (9.4 MB - 720 x576)


5 Mayıs 1994. Plazma Ufo.

Düşük çözünülürlükteki video (1.4MB - 360 x 288)

Yüksek çözünülürlükteki video (4.3 MB - 720 x 576)


Carlos Diazın filme aldığı ufolar.

Düşük çözünülürlükteki video (4.3 MB - 360 x288)

Yüksek çözünülürlükteki video (13.2 MB - 720 x576)


2 farklı yer ve zamanlarda gözlemlenen ufoların benzerliği.

Düşük çözünülürlükteki video (5.3 MB - 360 x 288)

Yüksek çözünülürlükteki video (18.6 MB - 720 x576)

BUZLARIN ALTINDAKİ KAYIP UYGARLIK
Antartika, 1820 yılında keşfedilmiş olup bugün hala her yeri araştırılmış değildir.Flem-Ath çifti ve diğer bir çok araştırmacı, her geçen gün şu teorinin daha çok gerçeklik payı olduğunu savunuyor: Antartika’nın buzlarının altında kayıp bir uygarlığın kanıtları olabilir.

Harika bir ülkeydi.Denizcilikle meşgul gelişmiş tekniğe sahip bir uygarlığa aitti.Ayrıca harika bir mimarlık ve göz alıcı bir başkent.
İnsanlar materyalist ve aldatıcı olduktan sonra, yıldızlar yerlerinden oynamaya başladı, güneş diğer taraftan doğdu. Depremler yeri yardı, yanardağlar lav püskürttü. Herşey üzerinde bulunduğu toprakla birlikte denize gömüldü ve sonsuza dek haritadan silindi.
20 YIL SÜREN  ARAŞTIRMA
Bu, eski yunan filozofu Plato’ nun M.Ö. 400’de bahsettiği Atlantis efsanesinin kısa bir özetiydi.Şimdi, 2000 yıl sonra Plato’ nun bahsettiği bu kayıp ülke, Kanadalı çift Rand ve Rose Flem-Ath’ ın topladığı delillerden sonra gerçekten var olmuş olabilir.Çiftin araştırması 20 yıl sürdü ve Kanada’ dan Londra’ ya British Museum’ a geldiler.
Çift burada, uğraşılarının sonuçlarını almaya başladı.Modern bilimin buluşları ve eski yazıtlar ve bilgiler, haritalar ve mitler sayesinde, sonsunda radikal teorilerini destekleyen delillere ulaştılar.Sonuçta şu ortaya çıkıyordu:

M.Ö. 10.000’ den beri kayıp uygarlık Atlantis, buzların altında Antartika’ da gömülü duruyordu.

Plato’ ya göre Atlantis M.Ö. 9600 yıllarında (modern toluluklardan 1000 yıl önce) büyük bir doğa felaketinden sonra yerle bir olmuştu.Flem-Ath çifti, doğa felaketleriyle Atlantis’ in yok oluşunu birbirine bağlayan ilk kişiler değildi.Amerikalıların efsaneleri uzak doğudakilerle benzerlik gösteriyor, Yahudi ve Hristiyan incilleride aynı ayrıntıları taşıyordu.Bir tsunami sonrası yok olan bir ülke.

Rand Flem-Ath 1976’da Charles Hapgood’un “Eski deniz kırallarının haritaları” adlı kitabını okudu.birden Antartika’da eski bir uygarlık olabileceği fikri ile heyecanlandılar.Daha sonra Antlantis’i arama macerasına atıldılar.

1982’deki ölümüne kadar 5 yıl boyunca Hapgood tarafından bilgisel olarak desteklendiler. Londra’da oturdukları zamanlar kitapları”gökyüzü düştüğünde” için bir çok araştırma yaptılar.

ESKİ TEORİLER
Flem-Ath çifti, Atlantis’ in Atlantik’ te ve Akdeniz’ de olduğu hakkındaki teorileri çok iyi incelemişlerdi.Ve başka ihtimaller üzerinde durmaları gerektiğinide görmüşlerdi.Onların yeni teori için çıkış noktası, 1953 yılında Amerikan akedemisyeni Charles Hapgood tarafından öne sürülen ve sadece Albert Einstein tarafından desteklenen jeolojik bir teoriydi.
Hapgood, bir zaman sonra artan ağırlığı sebebiyle, kutup buzunun kara parçalarına doğru, bir portakal kabuğunun meyve üzerinde kayması gibi, kayacağına inanıyordu.O, bunu, “yer kabuğunun yer değiştirmesi” şeklinde adlandırıyordu. 1958 yılında “kayan yer kabuğu” adlı kitabını yazdığında Albert Einstein bir cevap yazdı.
Günümüzde bu, bilimadamları tarafından “kıtaların hareketi ve tektonik haraketler” olarak adlandırılmaktadır. Fakat böyle büyük kara parçalarının kayması her 1 milyon yılda ancak 16 km. olmaktadır.Hapgood, daha radikal bir şeyle geldi.Ona göre, kara parçası aniden hızlı ve yok edici bir şekilde haraket edebilirdi.Bu batık uygarlıklar böyle ortadan kaybolmuşlardı.
Plato’nun Atlantis hikayesinin temeli Mısırlı Rahiplerin Solon’a anlattıklarına dayanıyor. Atlantis’in başkenti halkalardan oluşan bir görünüme sahipti. Buradaki yaşama merkezleri, dükkanlar ve kraliyet arazisi birbirine bağlanmıştı.

KAÇIŞ
Eğer 10.000 yıl önce, bu kadar gelişmiş özelliğe sahip uygarlık var olduysa,böyle bir felaketin gelişini görebilmeleri ve bir kaçış ve tahliye planı yapmış olabilmeleri gerekiyor.
Diğer yandan, başka bir ihtimalle, topluluktan bazı insanlar büyük dalgaların ulaşamayacağı yüksek yerlere kaçmş olablirler.Böyle yüksek yerler, And dağlarındaki Titicaca gölü civarı ve Taylan’ ın ve Etyopya’ nın yüksek yerleri olabilir.Bu yerlerde tarım kendiliğinden M.Ö. 9600 yıllarında ortaya çıkmıştır.Bu tarih, Flem-Ath çiftinin dikkatini çekti. Aynı zaman dliminde Plato’ nun bahsettiği Atlantis sulara gömülmüştü.Bu tarım olayı acaba Atlantis’ ten kurtulanlar tarafından başlatılmış olabilirmi?
resme tıkla büyült
Piri Reis’in haritasının temel alındığı kayıp eski haritalar denizcilikle uğraşmış bir uygarlığın eseri olmalıdırlar. Harita Afrika’yı, Güney Amerika’yı ve Bugün buzlarla kaplı olan Antartika’yı göstermektedir.Harita yarım dereceye kadar hassasiyetle çizilmiştirki bu 1735’ e kadar imkansız görünüyordu.
resme tıkla büyült
Oronteus Finaeus’un yaptığı haritada eski haritalardan temel alınarak yapılmıştı.Bu haritada Antartika (sağdaki kara parçası) dağlar ve nehirlerle birlikte çizilmişti.Buda gösteriyorki Antartka buzlarla kaplanmadan önce, insanlar tarafından ziyaret edilmiş hatta yaşama mekanı olarak kullanılmıştır.Bu kıta “modern insan” tarafından ancak 1820 yılında keşfedilmiştir.

HARİTALARIN GİZEMİ
Şöyle bir düşünelim. Bu felaketten kurtulan insanlar, kendileriyle birlikte başka şeyleri batık ülkelerinden kurtarmış olabilirler mi?Böyle bilgi parçaları daha sonraki insanların eline geçmiş olabilir mi? Mesela eski haritalardan yararlanarak kendi gizemli haritasını 1513’ te yapan büyük denizcimiz Piri Reis gibi. 1956 yılında harita Hapgood’ un masasına gelince önemi ortaya çıktı.
1513 yılında yapılmasına rağmen harita nasıl oluyorda Güney Amerika sahillerini gösteriyordu? Ve bir bölümü haritada çizili olan Antartika ancak 1820 yılında keşfedildi. Daha sonra haritanın incelenmesi için Amerikan Hava Kuvvetleri’ ne ( USAF ) gönderdi. 1949 yılında yapılan ve Antartikanın buzlarla kaplı olmadan önceki halini gösteren haritayla Piri Reis’ in haritasını karşılaştırdıklarında, ikisininde aynı olduğunu gördüler.
Varılan sonuca göre, Antartika’ nın deniz kıyısındaki bölümlerini gösteren haritadaki kısım, bu bölgenin buzlarla kaplanmadan önceki halini gösteriyordu.Şu anda aynı yerdeki buz kalınlığı 1,5 km. dir. Anlayamadığımız nokta, nasıl oluyorda 1513’ deki coğrafya bilgisiyle yapılan böyle bir harita günümüz bilgisiyle yapılan haritalarla aynı oluyor?
Bu arada Hapgood diğer bir “imkansız haritayı” incelemeye ald.Bu harita 1531 yılında Oronteus Finaeus tarafından yapıldı.Bu harita Antartika’ yı dikkati çeken detaylı bir şekilde, dağlarıyla, ovalarıyla ve nehirleriyle gösteriyordu.Bu detaylar 1949 yılında yapılan haritayla ve Plato’ nun 2000 yıl önce yazdıklarıyla uyuşuyordu.
Bu haritalar gerçek.Bu haritaların yararlandığıo daha eski haritaların günümüz teknolojisine ve bilgisine tarihin çok daha eski zamanlarında erişmiş br topluluk tarafından yapıldığı akla gelen ilk önyargısız çözümdür. Kendisini geliştirebilmesi için bu topluluğun bulunduğu kıtanın ılıman bir iklime sahip olması, topluluğun yiyecek ihtiyacını karşılaması açısındanda gereklidir. Eğer Antartika’ yı 3200 km. kuzeye kaydırırsanız, bunun sonucunda denizci bir topluluktan bahsedebiliriz.
Eğer dünya kabuğu 10.000 yıl önceki gibi 3200 km. yer değiştirirse Antartika bölgeside kayacaktır.Bu noktadan yola çıkarak, Plato’nunda bahsettiği Atlantis gibi Antartika’da okyanuslarla çevrili bir yer oluyor.
Bilimadamları Antartika yüzeyinden reinlere doğru borularla aldıkları buzkalıplarını inceliyorlar.Buna göre M.Ö. 4000 yıllarında Antartika’da nehirler akıyordu.Oronteus Finaeus’ un haritasında belirtildiği gibi.

Piramitlerin konumu Orion takım yıldızındaki yıldızların M.Ö.10.450’deki konumuyla aynı. Buda gösteriyorki bizim bilmediğimiz tarih dönemlerinde bazı uygarlıklar teknolojik bakımdan oldukça gelişmiş olabilirler.


PERU’DAKİ ESRARENGiZ ICA TAŞLARI
Dünyadaki çözülmeyi bekleyen en büyük bilmecelerden biri, ica taşları olarak bilinen ,Colomb öncesine ait yaklaşık 15.000 adet üzerinde gravürler bulunan bir taş kütüphanesidir.
Bu taşlar bir çöl ehri olan Peru’ daki İca şehri yakınlarındaki bir mağarada bulunmuşlardır. İca başkent Lima’ dan  300 km. Uzaklıkta bulunmaktadır.60’ lı yıllarda bir çiftçi Nasca çizgilerinden çok uzakta olmayan bir yerde bir mağarada taşlardan oluşan bir tepe bulduğunu açıklamıştı.Bazıları ise gömülü haldeydi.Çiftçi ilk önce cebinde bir kaç taşla gelmişti.Ancak bir yığın taşla tekrar geri gelmesi pekde uzun sürmedi.Bir zaman taşları turistlere satarak iyi para kazandı.
Artık çiftçiyi tanımayan yoktu.Kısa zamanda bir arkeolog ordusu bu mağaraya geldi.
Bu arada taşlarla Peru hükümetide ilgilenmeye başladı.Ve Peru’nun yağmacılarla dolu ikinci bir Mısır olmasını istemediler.Çiftçiyle ne tür bir anlaşma yapıldığını kimse bilmiyor ancak, tutuklanmasından ve hapis cezası almasından sonra birden bire sattığı o taşların sahte olduğunu ve onları kendisinin yaptığını belirtti.Bu işi turistlerden para yürütmek için yaptığını ve işlerin buraya kadar varacağını tahmin edemediğini söyledi.


Dr.Javier Cabrera
1966 yılında Dr. Javier Cabrera, doğum gününde üzerinde çizimler bulunan küçük bir taş hediye aldı.Çizimler ona eski geldi,çünkü taşın üzerinde ilkel bir balık çizimi vardı.
Dr. Cabrera çiftçinin en iyi müşterisi olmuştu bu arada. Daha sonra Dr. Cabrera çiftçiyle konuşmaya gitti ve çizimleri nasıl yaptığına ait bir çok soru sordu.Ve bir çok çelişkili cevap aldı.Adam çizimleri kendisinin yaptığını ısrarla söylüyor,ancak bunun ömür boyu hapiste tıkılı kalmaktan korktuğu için söylediği belliydi.
Doktor çiftçiden  birkaç bin adet taş satın almıştı.Ve bu taşlardan daha kaç tane olduğunu öğrenmek istiyordu.Sanki çiftçi her hafta daha çok taş yapıyordu.Cabrera çiftçi tarafından uyutulduğuna inanmaya başlamıştı.Yani çiftçi taşları kendisi yapıyordu.Çiftçi taşları nasıl imal ettiğini anlatmayı reddediyordu.Doktor bir hesap yaptı.Buna göre çiftçi hergün en az 1 taş hazırlarsa bütün taşları hazırlaması 40 yıl sürecekti.Bu imkansızdı.Dr. Cabrera taşların üzerindeki resimler  hakkında cevaplara ulaşmak için hemen işe koyuldu.
Taşlar bir çok değişik boyutlardaydı.Bazıları avuç içine sığacak kadar küçük, bazıları ise bir köpek kadar büyüktü.Taşlardaki çizimler kesintiye uğramadan çizilmişlerdi.Yani sanatçı elini kaldırmadan çizmişti.Gravürler taşın orjinal renginden daha açık renkteydiler.Fakat oyuklardaki renkler daha koyuydu.Buda gösteriyor ki taşlar uzun zaman önce kazınmışlardı.Taşlar andesit içermekle birlikte griden siyaha değişen renlerde volkanik özelliklerde gösteriyordu.Bunun yanında çok sert olan bu taş türünü ilkel aletlerle kazımak çok zordur.Almanya’daki bir labaratuar taşlardaki oyukları (kazınan yerleri) inceleyerek ,kazıma işleminin eski bir zamanda yapılmış olduğu sonucuna vardı.Ayrıca taşların bulunduğu bölgede milyonlarca yıl öncesine ait fosil ve kemik kalıntılarına rastlandı.
Kil çamurundan yapılma eserleri içinde barındırdıkları organik artıklardan dolayı tarihlendirmek kolaydır ama bu eski taşlar organik madde içermedikleri için tarihlendirilmesi çok zordur. Klasik karbon metodu cisimdeki organik maddeler( bir zamanlar yaşamış olan canlılar) esasına dayanarak bir tarihlendirme yapabilmektedir.Taşın üzerindeki koruyucu siyah tabaka bakterilerden meydana gelmiştir.İyi bir  koruyucu tabakanın bu şekline gelmesi için binlerce yıl geçmesi gerekiyor.Kazıma işlemi sırasında bu tabakada kazınmış ve gerçek taşın görünmesine yol açmıştı.Fakat kazınan yerlerde tekrar siyah bir tabaka meydana gelmeye başlamış.Buda gösteriyorki kazıma işlemi çok uzun zaman önce yapılmış.

Dr. Cabberas’ın taşlardan oluşan kütüphanesi insan melez ırklarına ait kalıntılar,eski hayvan türleri,kayıp uygarlıklarla  ve dünya felaketleriyle ilgili ilgilidir..

Bunlar arasında inkalardan kalmış kasklı insan figürleri, kalp ve beyin naklini gösteren gravürlerde  vardır.Bazı taşlar hayatı uzatmak ile ilgili genetik kodlarda içermektedir.Kan damarlarının ince hortumlarla betimlenip , doğal enerjiyi üretme ve hücre bölünmesinin tasviride bulunmaktadır.Ayrıca  4 seriden oluşan taşlar üzerinde eski mitleri anlatır gibi ve bilinmeyen anakaralar ( kıtalar ) barındırmaktadır.(altta)
Eğer eski batık kıtalar teorisini desteklemek istersek ,araştırmacı ve yazar James Churchward’ın kutsal bir Tibet tabletinde yazılı olan bilinmeyen 2 kıtayıda örnek gösterebiliriz.Kitabının ismi “ KAYIP KITA MU” ve konusu bir zamanlar hint okyonusunda bulunan bir kıtadır.Bu bölge ayrıca kayıp kıta atlantisin eski kitabelerde bahsedildiği yerdir.
Kaşif William Niven Yucatan’da bulduğu bir kabartmada Atlantik ve Hint Okyonusunda bulunan dev kara parçalarına raslamıştı.Bunlar Atlantis ve Lemurya olabilirlermi?


Bu gravürde bir sezeryanla doğum anlatılıyor.Uyuşturmak içinde akupunktur kullanılmış.
Bilimadamları Amerika, Asya ve Afrikanın önceleri bugünkü şekillerinden çok daha farklı olduğu görüşünde hemfikirdirler.Çünkü kıtalar yerdeğiştirmektedirler.Jeologların yardımıyla Dr. Cabrera , Taşlar üzerinde çizilmiş olan kara parçalarının dünyamızın milyonlarca yıl önceki halini gösterdiğini teyit etti.
Dr. Cabrera şu sonuca vardı; Gerek zaman, gerek ustalık, gerekse  bilgi bakımından taşlardaki bu çizimleri o çiftçinin yapmasına imkan yoktu.11.000 taş satın aldıktan sonra Dr. Cabrera , çiftçinin güvendiği bir arkadaşı olmuştu.Ayrıca çiftçinin, turistleri aldattığını kabul eden bir kağıdı imzalaması karşılığı  hapisten çıktığınıda öğrendi.Aksi halde devlet  arazisindeki şeyleri satmaktan ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilirdi.
Dr. Cabrera jeologlarla birlikte taşların üzerindeki garip haritaları incelemeye koyuldu.Bazı köşeler ve kara parçaları tanıdık gibi geliyordu ancak aralarındaki okyanus kısımları garip derecede bugünkünden farklıydı.Bilgisayar analizleri sonucunda jeologlar,bu haritaların, gezegenimizin günümüzden 13 milyon yıl öncesini gösterdikleri sonucuna vardılar.
Peru her zaman garip bir ruhsal güce ve her şeyi bilmek isteyen kültürlere sahip olmuştur.Hatta gezegenimizi ziyaret ettikleri iddia edilen “eski astronotlara” ev sahipliği yapmıştır.Peru’nun büyük bir bölümü yüksek bir elektromanyetik alan üzerinde bulunmaktadır.
Ufo gözlemleri Peru halkı için gayet sık rastlanan ve normal bir olaydır.Hatta bazıları ise Dünya dışı canlılarla irtibat halinde olduklarını iddia etmektedirler.

Bazılarına göre Machu Picchu Ufolar için bir iniş yeridir.



Machu Picchu


Ica taşları aynen Nasca çizimleri bir sır olarak kalmaya devam etmektedir.Bu bölge yüksek elektromanyetik enerjiye sahiptir.Bu yüzden bir uzay üssü olarak kullanıldığı iddia edilmektedir.Bölge yüksek miktarda demir içerdiği için böyle bir enerjiye sahiptir.
İca taşlarını kim yaptı? Göstergeler birazda dünyadışını gösteriyor.Fakat bu konu çözülemeyen sırlar kervanında yol almaya devam edecek gibi.




Bilinmeyen uçan cisimler (UFO) lar gerçek mi?

Sonsuz kabul ettigimiz uzayda yalniz miyiz?

Uzayda bizim gibi canlilar var mi?

Amerika gerçekten uzay gemisi ve uzayli ele geçirdi mi?

Bu ve buna benzer o kadar çok soru var ki !
Pekala ! ilk UFO nerede ve ne zaman görüldü ? Bu sorunun cevabini vermek

imkansiz çünkü yaptigim arastirmalar sonucu ilk UFO görülme kayitlari Kadim

Misirlilar zamanina kadar gitmektedir.

Fakat ilk UFO vakalari Amerika'da 1896 yilinda Sacramento Eyaletinde puro

seklinde cisimler görüldügünde baslamistir. Ayni yil Kansas ve Chicago'da da

görüldüler.

1909 yilinda ingiltere semalarinda, ayni yilin ikinci yarisinda Yeni Zelandaüzerinde

görülen UFO lar bilinmektedir.

1908 yilinda Rusya Sibirya'nin Tunguska bölgesiüzerinde patlayan silindir

biçimindeki objeninolusturdugu etkiler hala tartisilmaktadir.

1. Dünya Savasi sirasinda Portekiz'de ünlü Fatima 13 Ekim günü tam 70.000

kisinin gözleri önündeapaçik gerçeklesen bir UFO gösterisiyle noktalandi.

Bu kez 2. Dünya savasinda UFO lar tekrar ortaya çikti. 24 haziran 1947 de Rainer

Dagi civarinda özel uçagi ile uçarkensaate yaklasik 1700 kilometrelik huzlabelirli bir

düzen içinde uçan 9 parlak obje gören Kenneth Arnold 'inbu gözlemi hakkinda

Basin Yayin organlarinayaptigi açiklamayla birlikte UFO olayi da uluslararasi bir

seviyede gözler önüne serilmistir.

Ilk olarak uçan tabaklara benzeten Kenneth Arnold oldugu içino zamandan beri bu

cisimlere UFO flying saucers uçan tabaklar denmistir.

NEDEN UFO LAR GERÇEK ?

Misir Piramitlerini ele alalim kisaca

Piramitlerde kullanilan bir kalip tasin agirligi yaklasik 2000 ton civarinda

Piramitlerinin hepsinin ucu Sirius yildizina çevrili

Büyük Piramitlerde sanildiginin aksine hiçbr firavun mezari yoktur.

Ne amaçla kuruldular ?

Hangi teknoloji kullanilarak bu devasa saheserler yapildi?

Neden eski çaglarda magaralara çizilmis ve bugün ortaya çikan astronot

resimleri var?

Neden Amerika hala Roswell olayini açiklamiyor?

Neden hala 51. bölge adi verilen bölgenin civarinda bile dolasilmasi askeri

birliklerce yasaklanmistir.

Simdi bu ve benzeri o kadar çok yanitlanamayan soru var ki !

Amerika'nin 51.bölgede bir UFO ele geçirdigine sadece ben degil Amerikan

halkinin % 70 i inaniyor. Bu ne kadar yüksek bir oran degil mi?

UFO
Submit Express Inc.Search Engine Placement

Poüler Yayınlar

Ufo Ziyaretçileri


website counter
Soğuğun Baş Ağrıtması
Kâğıtların Sararma Sorunu
Mermi Gerçekten Suya İşlemez mi ?
Bebekler Neden Sol Kucakta ?
Gözlüğün Tarihçesi
Bugüne kadar Yaşamış İnsanların Sayısı
Çin Seddinin Uzaydan Görülebilirliği
Romen Rakamlarıyla Hesaplama
Bilgisayarın Tavlave Satranç Oynaması
Yapıştırıcıların Yapıştırması
Balonlar Ne Kadar Yükselir ?
Uçaklardaki Karakutunun Yapılışı
İnsan Ve Hayvan Birleşirse
Akıl İle Zekanın Farkı
Havluların Kokması
Nöbetçi Kulübelerindeki Kum Torbaları
Buzların Çarpışması
Saatin Saniye Göstergesi
Otellerin Döner Kapıları
Farklı Dillerin Konuşulması
Müzik Notalarının Kökeni
Satrançtaki Şah Neden Pasiftir ?
Filmlerde Tekerleklerin Ters Dönmesi

Tarihlerin Gün Değiştirmesi
Sesle Bardak Kırma
Kâğıt Nasıl Yapılıyor ?
Floresanların Ekonomikliği
Helikopter Pervaneleri
Uçaklar Neden İz Bırakırlar ?
Araba Motorunun Soğuk Olması
Telefon Şehir Kodları
Dalgıçların Vurgun Yemesi Nasıl Olur ?
Mum Nasıl Kayboluyor ?
Asansör Düşerken Zıplama
Kılıcı Nasıl Yutuyorlar ?
Sabun Kiri Nasıl Temizliyor ?
Ev Çiçekleri Zararlımıdır
?
Yağmur'da Koşmalımıyız ?
Hindiye Turkey Denmesi
Yüzme Yarışı Stilleri
İskambil Kağıtlarının Şekilleri
Kurşun Kalem Neden Altıgen ?
Eskiden Nasıl Traş Olunuyordu ?
Eski İnsanların Tuvaletleri
Şemsiyeler Niçin Siyahtır ?
İngiltere'deki Trafik Yönü
Tablodaki Gözün Sizi Takip Etmesi
Sabun İle Deterjanın Farkı
1 Nisan Şakasının Kökeni
Sakız Çiğneme Adeti
Saati Sol Kola Takmak
Mezara Çiçek Koymak
Çatalı Sol Elle Tutmak
Çatal Kaşık Kullanma
Doğum Günü Şarkısı
Yılbaşı ağacı Adeti
Kadeh Tokuşturma
Doğum Günü Pastası
Düğünlerde Pasta Kesilmesi
Niçin Tesbih Çekiyoruz
13 Sayısının Uğursuzluğu
Niçin Tahtaya Vuruyoruz ?
Merdiven Altından Geçmek
Önümüzden Kara Kedi Geçmesi
Nazar Değmesi Nasıl Oluyor ?
Ayna Kırılması ve uğursuzluk
Bayrakların Yarıya İndirilmesi
Noel Baba Gerçek Mi ?
Sevgililer Günü
At Nalı Ve Şans
Balayı Adeti
Dört Yapraklı Yonca ve iyi şans
1 Kibritle 3 Sigara
İneğin Kutsallığı
Güne Sol Ayakla Başlamak
Cuma Verilen Sala
Babalar Günü
Yazı-Tura Atma
Doğum Günü Kutlamaları
Bebeği Leyleğin Getirmesi
Neden Çok Yaşa Denir ?
Anneler Günü
Saatler Niçin İleri-Geri Alınır ?
En Yüksek Ses
Elmasın Camı Kesmesi
Barkod Nedir ?
Balerinlerin Dans Stili
Ayların Günlerinin Değişmesi
Düdüklü Tencere
Dikiz Aynaları
Arzın Merkezine Yolculuk
Arabaların Arka Camları
Antifirizin İşlevi
Çivi Üstünde Yatmak
Çim Kokusunun Kaynağı
Cemre Düşmesi Nedir ?
Ağaç Çatalla Su Bulmak
@ Sembolünün Anlamı
Canlıların Görebildikleri
Cam Neden Saydamdır ?
Cam Arkasında Bronzlaşma
Buzlu Yola Tuz Atılması